O kadar da değil.

Bütün dünya, hepimiz lanet olası virüs ile mücadele ederken, işyerimizde, evlerimizde tehennili davranıp, her türlü tedbirleri alırken, bakıyoruz 65 yaş üzerlerinde daha erken bulaşma ve ölümler yaşandığına dair yazılar okuyor, haberler izliyoruz.

Oysa genç yaşta salgına yakalanıp ahirete intikal edenlerin sayısı da az değil.

Geçmişte olduğu gibi günümüzde de salgınlar yaşanmaktadır. Günümüze en yakın salgınlardan bazıları domuz gribi, kuş gribi, tavuk gribi sars, mers ve ebola’dır.

Şimdi de yaşam hakkımızı elimizden alan, yaşantımıza müdahale eden, kısıtlama getiren, hatta özel hayatımızı bile alt üst eden pandemi ile uğraşıyoruz.

*

AKDO olarak bu meselede dikkatliyiz. Temizlik, sosyal mesafe ve maskeye özel ihtimam gösteriyor, çalışanlarımızla, müşterilerimizin karşısına çıkarken, önce kendimiz kurallara uyduğumuz gibi, müşterilerimizden de aynı duyarlılığı, hassasiyeti bekliyoruz.

Son olarak korona salgınını hâl yaşamaktayız. Anlaşılan o ki yaşamaya da devam edeceğiz gibi görünüyor. Zira açıklamalar, ortaya konulan rakamlar, tehlikenin geçmediğine işaret.

*

Meseleyi başka, dini açıdan değerlendirecek olursak…

Sokakta yapılan röportajlarda ise ‘Halk dini’nin yansımalarını görüyoruz. ‘Halk dini’ literatürde çokça geçen kavramlardan biridir. Bu kavramla, dinin asıl halinin uygulanması değil; dini halk tarafından yanlış anlaşılıp uygulanması kastedilir. Örneğin İslam dinini ele alalım. İslam dininde bayram namazı Allah’ın emri değildir, sabah namazı ise Allah’ın emridir. Fakat ‘Halk dini’nde bayram namazı mutlaka kılınması gereken bir namaz iken sabah namazı öyle değildir. Türkiye’de yaygın görüldüğü biçimiyle bayram namazı, sabah namazına göre çok daha önemli kabul edilir. Birey bayram günü sabah namazını kılmadığı için üzülmeyebilir ama bayram namazını kaçırırsa ciddi olarak üzülebilir. Kısacası “Halk dini” deyince kısaca gelenekle gelen din kastedilir.

*

Gelenekle gelen din ise bozulmadan günümüze kadar gelmiş olan Allah’ın Kitabı ile birçok zıtlıklar içerir. Bu zıtlıklardan biri de “Dua” ile ilgilidir. Gelenekte “Dua” her şeyin ilacı olarak kabul edilmektedir. Korona ile yaşamaya alıştık, hayatımızın bir parçası olup çıktı ya, örneğin “Ben iman sahibiyim, her an dua ediyorum, korona morona bana vız gelir!” diyen birçok kişi vardır.

İnanmak, tevekkül sahibi olmak elbette geçer akçe. Ama korona, öyle bir illet ki, ne din tanıyor, ne zengin, ne fakir. Yakaladığını alıp götürüyor. Yaş maş da dinlemeden…

Duyuyorum, okuyorum, arkadaşlarımdan, sağlık çalışanlarından dinliyorum, hastanelerde yer yok. Üstelik dışarıdan, komşu illerden hasta da kabul ediliyormuş ki, bu tehlikenin boyutunu göstermesi açısından acı bir gerçek.

*

Bu kişileri ve söylemlerini sokaklarda yapılan röportajlarda görebilirsiniz. Gerçi maske takan, sosyal mesafeye uyan yok da, temizlik kişinin kendi bileceği iş, Kur’anda dua koronanın veya salgınları bitirmenin yolu olarak geçmez. Salgını bitirmenin yolu Allah’ın bizlere bahşetmiş olduğu aklımızı kullanarak üzerimize düşen yükümlülükleri, sorumlulukları yerine getirmektir. Örneğin önümüzde bir tabak yemek varken, o yemeğin ağzımıza girmesi için dua etmiyoruz; Allah’ın bize bahşetmiş olduğu gözümüzü, aklımızı ve kas iskelet sistemimizi kullanarak önce kaşığı veya çatalımızı elimize alıp tabaktan bir miktar yiyecek aldıktan sonra yine bize bahşetmiş olduğu ağzımıza doğru götürüyoruz.

Yani tabaktakini yemek için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getiriyoruz. Buna benzer şekilde salgınları da bitirmenin yolu, gerek aklımızı gerekse kas iskelet sistemimizi kullanarak üzerimize düşen yükümlülüklerimizi yerine getirmektir. Dua, moralleri yüksek tutup iç dünyalarda sükûn ve huzuru sağlamasının yanında üzerimize düşen yükümlülükleri yapıp her şey üzerinde kontrol sahibi olan Allah’tan sonucun hayırlı olmasını dilemektir.

*

Fakat salgında üzerimize düşen yükümlülükleri yerine getirmeden yapılan dua ise dinin çarpıtılmasıdır, Allah’ın Kitabına zıt bir uygulamadır. Kuran’ı okumayan ve gelenek dinini benimsemiş bu zihniyetteki kişileri, Mehmet Akif Ersoy, çok sert eleştirmektedir.

O bakımdan diyoruz ki, inanç, sadakat, tevekkül tamam, ama maske, temizlik ve sosyal mesafe şart.

AKDO ailesi olarak çalışanlarımız dahil, herkesi kurallara uymaya davet ediyoruz!

Unutmamak gerekirse, koronanın dini yok!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol