banner1451
banner1461

Bir evde, ya da işyerinde, tasarruf olsun, fuzuli yere ışıklar yanmasın, fatura kabarık gelmesin düşüncesinden hareketle, odaların ışıklarını söndürürseniz, “Ne oluyor, karartmaları mı oynuyoruz?” sorusuna muhatap olursunuz.

Mesele basın. Sizi temin ederim, Kahramanmaraş basını kadar uyumlu, işin ciddiyetine vakıf, mesleğin etik kurallarını özümsemiş, şehir milliyetçiliği yaklaşımını kendine şiar edinmiş, sorumluluklarını bilen (ayrık otları tabi ki çıkacak…) bir basın kitlesi, başka şehirde zor bulunur.

Basın, kamuoyunun sözcüsü demek.

Basın, farklı kişilere farklı fikirlerle ulaşabilen haberleşme aracı demek.

Haliyle özgür basın, hana da sığmayan, külhana da eyvallah etmeyen basın, demokratikleşmenin döşeme taşıdır.

*

Bu bakımdan…  

Bazı embesiller basını yok sayabilir. Sanki biz onlar için ölüyoruz!

Bazı embesiller basın ile arasına mesafe koyabilir. Biz o mesafeyi çoktan koyduk oysa…

Bazı embesiller, basına ambargo uygulayabilir, oysa biz daha yaklaşık 2 yıla yakın zaman önce koymuştuk.  

Siyasetçi olsun, başkan olsun, fark etmiyor. Bizi yok sayanı, bizi öteleyeni, bizi elinin tersi ile kenara iteni, bizi gazeteci olarak görmeyeni, biz çoktan dış kapının önüne koyduk!

Dedim ya, hana sığmayışımız, külhana eyvallah etmeyişimiz ondan işte!

*

İfade özgürlüğü açısından özellikle belirtmek gerekirse, toplumun genelinin kanaatinden farklı, aykırı, zıt, sert veya yanlış fikirler içeren ifadeler de özgürdür. Ya da Türkiye açısından, ya da Kahramanmaraş açısından en önemlisi şu ki; size ters gelen ifadeler, yorumlar, beğeniler, ünlem işaretleri de özgürdür.

İktidar olsa da…

Ama basın, doğruya, güzele, iyiye de iyi demesini bilecek, gelenin keyfi için geçmişe kalkıp küfretmeyecek! Haddini bilecek, etik kuralların dışına çıkmayacak, eleştirirken özele inmeyecek, gazeteciliğini yapacak hülasa…

Meseleyi biraz derinleştirecek olursam…

*

Basın toplumun haber alma aracı. Biz, ifade özgürlüğü dediğimizde, bu özgürlük konusu yalnızca kişilerin kendi düşüncelerini açıklayabilme hürriyeti değil, kişilerin başkalarının düşüncesini öğrenebilme, yani bilgiye erişim hakkı da koruma altına alınmalı demektir.

Fikirler, projeler, hizmetler, bu karşılıklı bilgi alış-verişi sayesinde gelişir, hayat bulur.

Yoksa, ben dedim oldu, ben yaptım oldu mantığı ile bir yere kadar gidersiniz!

Israr ederseniz, sizi kapının önüne koyarlar! Padişahın püsküllü oğlu olsanız da… İddia etseniz de vız gelir tırıs gidersiniz!

Çünkü fikirler gelişirken, haliyle toplum da gelişecektir. Zira her türlü gelişmenin öncüsü, babası fikirlerdir.

Dedim ya, ben ne dersem o, ben ne yaparsam en iyisini ben bilirim, diye ısrar ederseniz, dış kapının mandalı haline gelirsiniz. Babanız vezir de olsa…

Demedi demeyin!  

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol