Tabi ne demek istediğimi anladınız. Bu geçen 5 ay 10 günlük süre içerisinde ilk günkü intibalarınızı, düşüncelerinizi koruyor musunuz, sağda solda dillendiriyor, tartışıyor musunuz?

Yani Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Hayrettin Güngör, 5 ay önceki, yani koltuğa oturduğu günlerdeki Başkan mı, bugün farklı birisi mi?

İnteraktif başkan mı, yoksa hiperaktif yerel yönetici mi?

Şimdi anlamlarını yazmaz isem maraza çıkacak. Kavga gürültü istemiyorum.

*

İnteraktif, İngilizce kökenli bir kelime. Bir mesajın, yani yeni dille bir iletinin geçmiş mesajların yanı sıra aralarındaki bağlantılarda herhangi derecede bağımlı olduğunun incelendiği iletişim süreci. Amma da karışık ha. Siz bile bir şey anlamadınız belki. Çünkü ben anlamadım. Bir de iletişim terimi dışında birbirini karşılıklı olarak etkileyen nesneler içinde kullanılırmış.

Demem şu, Başkan Güngör kurum içinde veya kurum dışında, siyasilerle, bürokratlarla, sivil toplum kuruluşlarıyla ve özellikle basın ile iletişim kurabiliyor mu?

Biraz da başka pencereden bakayım; sayın Başkan kendisini ziyarete gelenlerle, (Ahmet geldi Mehmet gitti, Ayşe geldi Fatma gitti muhabbetlerinden zaman ayırabilirse) etkileşim sağlayabiliyor mu?

Yani ben gitsem makamına, beni etkileyebilecek mi? Mesele bu…

Açıkçası iletişim sorunu yaşıyor, çekiyor mu?

Lafı nereye getirdiğimi anladınız herhalde!

*

Peki, bir de hiperaktif var. Google babaya onu da sordum, aşırı, gereksiz ve durduk yerde beklenmedik hareketlilik. Yer ve zaman tanımaksızın, beklenmedik hareketler sergileyen, aşırı dikkat çekici tutumlar sergileyen kimse.

Hiperaktif insanlar, genellikle durumlarından ve insanların bunlara nasıl tepki verdiğinden dolayı endişe de duyabilirler.

Sayın Başkan acaba herkes gittikten sonra, bir özeleştiri, yani muhasebe (fikir jimnastiği) yapıp, ‘Acaba aşırı ve gereksiz konuşmalarım, hareketlerim ve aşırı tutumumdan ötürü insanlar endişe duydular mı?’ sorusunu sordu mu kendi kendine!

Yani ben insanlar nezdinde güven bunalımı yaşayan biri miyim?

Yok canım, o kadar da demedik.

Kalkıp sayın başkana hakaret etmeyelim ki hakkımız yok ki o da bu tanımı hak etmiyor zaten. Allah için, tamam memur adam, 657 zihniyetli ama o kadar da insanların kafasında kuşku uyandıracak hareket ve sözlerin sahibi olmadı, değildir de…

Haksızlık etmeyelim durduk yerde!

*

Buraya kadar kafanız karıştı, biliyorum. Belki de saçmaladım. Belki de ben ifade etmekte sıkıntı ve zorluk çektim.  Dağarcığımdaki kelime haznem zayıf, kıt olduğu için belki de meramımı doğru dürüst anlatamadım.

Belki ben interaktif biriyim! İletişim kuramadım belki sizinle. Belki ne demek istediğimi anlatamadım doğru düzgün. Dedim ya, belki de saçma sapan şeyler yazdım.

Belki de, ki muhtemelen siz de öyle düşünündünüz, ben bir hiperaktifim. Yani aşırı hareketli. Yani kelimeleri aşırı derecede hareketlendiren, kelime oyunu ile insanların kafasını karıştıran, makine ayarlarına dönmem gerektiği halde ifade bozukluğu yaşayan birisiyim! Sizce..!

Kim bilir, olamaz mı?

*

Bak, 5 ay önce, yani Büyükşehir Belediyesi koltuğuna oturduğu gün ile bugünkü Hayrettin Güngör arasında bir fark var mıydı, onu yazacaktım, tüh yer kalmadı.

Başka güne inşallah!  

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol